Dokuz Kayakçının Esrarengiz Ölümü

      Ural Dağlarını aranızda bilen çok az sayıda insan vardır. 1959 senesinin 2 Şubat günü 9 kayakçının esrarengiz ölümünün yer aldığı bölgedir Ural Dağları. 
Yaşanılan olaydan sonra orada ölen kayakçıların lideri olan Alekseievich Dyatlov'un soy adı verilerek, Dyatlov Geçidi adını almıştır.


      Gelelim burada yaşanılan esrarengiz olaya. Kayak grubunda toplamda 8 erkek ve 2 kız olmak üzere toplamda 10 kişilik bir ekip vardı. Fakat grup üyelerinden birisi ayağını sakatladığından dolayı gezinin devamına katılamamaktadır.

      Bunun üzerine yolculuğuna devam eden grup, otobüs seyahatini tamamlayarak, kamp yapacakları bölgeye gelirler. Daha öncesinde grup üyelerinden Yuri Yudin ve Alekseievich Dyatlov'un kendi aralarında yapmış oldukları konuşma esnasında dönüşlerinin geç kalma ihtimalinin olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle de geri dönmemeleri kimse tarafından dikkat çekilir bir hal almamıştır.
Fakat gecikme durumu normalden daha fazla bir süreye tekabül edince, grubun üyeleri ve polisler ordu helikopterleri gönüllüler ile birlikte arama çalışmalarına başlamışlardır. Gruba ait çadırlardan biri 26 Şubatta parçalanmış bir halde bulunmuştur. Fakat normal zamanlamaya göre bakacak olursak grup üyelerinin 12 Şubat'ta dönmeleri gerekiyordu.



      Arama kurtarma ekiplerinin yapmış olduğu çalışmalar sonrasında, Sharavi'nin çadırı bulunur ve çadırın içeriden kesilmiş olduğu anlaşılır. Hatta ve hatta çadırın içerisinde Sharavi'ye ait ayakkabı ve diğer eşyaların da içeride olduğunu görürler.

      Çadır etrafında detaylıca bir araştırma yapılır ve 500 mt ileride sedir ağacının altında tahminen ısınmak için yakılmış odun ve 2 adet cesetle karşılaşılır. Bulunan cesetler üzerinde ise yalnızca çorap ve iç çamaşırlarının olması da durumu olası garip bir hale sokuyordu.

      Araştırmaya devam eden arama kurtarma ekipleri, çadır ile sedir ağacı arasında 3 cesede daha ulaşırlar. Diğer 4 genç için araştırmalar bir süre daha belirsiz durumdadır. Olayın üzerinden 2 ay daha geçer ve kalan diğer 4 cesede daha ulaşılır. Fakat burada da şaşırtıcı olan durum şudur ki, diğer cesetlere göre giyimleri daha iyi durumdadır.



      Olayın üzerinden fazla bir zaman daha geçmeden yapılan otopsi araştırmalarında, yaşanılan ölümlerin hipotermi sebebiyle ortaya çıktığı öğrenilmiştir. Diğer cesetlerden 2 ay sonra bulunan cesetler üzerinde yapılan otopside ise, her iki cesette de kaburga kırığı, kafatası kırığı, dudak, göz ve dilin yok olduğu ortaya çıkmıştır. Hatta cesetlerin üzerinde bulunan kıafetlerde, yüksek dozda radyasyona rastlanılmıştır.

      Son olarak arama kurtarma ekipleri tarafından yapılan araştırma çalışmalarında kamp alanının etrafında ne olduğu bilinmeyen bir metal cisim fotoğraflanmıştır. Cesetlerden birinin yüzünde yaşanılan parçalanmanın sebebi ise maalesef hala bilinmiyor.


Hikayemiz ile ilgili yorum ve görüşlerinizi bekler, keyifli okumalar dilerim.

Yorumlar